2019’da Corbyn Nasıl Yenilmişti?

Ilgın Baran Öcal4 Temmuz 2024

Birleşik Krallık, 2019’daki genel seçimin ardından bu sefer 4 Temmuz’da erken seçimini gerçekleştirecek. Rishi Sunak’ın liderliğindeki Muhafazakar Parti’nin karşısında Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi, kamuoyu yoklamalarının hemen hemen hepsinde önde görünüyor. Starmer, son genel seçimde partinin deneyimlediği yenilgiden sonra, Jeremy Corbyn’in istifasının ardından göreve gelmişti. Corbyn ise bu seçime Londra’nın kuzeyinde bulunan Islington North bölgesinden bağımsız aday olarak katılıyor. Corbyn’in İşçi Partisi üyeliği, 2020 yılının Ekim ayında antisemitizm suçlamalarından ötürü yürütülen bir soruşturma gerekçesiyle askıya alınmış, daha sonra her ne kadar parti üyeliği devam etse de Corbyn’in partinin meclis grubunda olması engellenmişti.[1] 2023 yılının Mart ayında da İşçi Partisi Ulusal Yürütme Kurulu tarafından bir daha partinin milletvekili adayı olmasının yasaklanmasını kararlaştırdığı Corbyn’in bu seçimde İşçi Partisi desteği olmadan başarı elde edip edemeyeceği ise merak konusu. Ancak tüm bu tartışmaların yanında, belki de bugün Corbyn’in seçime bağımsız aday olarak katılmasının önemli sebeplerinden biri olan 2019 yenilgisini de titizlikle ele almak gerekiyor.

Birleşik Krallık’taki 2019 genel seçim sonuçları, o dönemki seçim kampanyasında Jeremy Corbyn’in önderliğindeki İşçi Partisi’ni destekleyen, ona oy veren, çalışmalara katılan birçok insan için büyük bir hayal kırıklığıydı. Seçim, oyların %43.6’sını alan Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakar Parti’nin zaferiyle sonuçlanmıştı. Avam Kamarasında Muhafazakarların 1987’den beri bu düzeyde bir çoğunluğa ulaşamamış olmasından dolayı bu sonucun bir rekor niteliği taşımasına rağmen, meseleyi Johnson’ın Muhafazakâr Parti’sinin zaferinden ziyade Corbyn’in İşçi Partisi’nin kaybı olarak değerlendirmek ve bunun gerekçelerine odaklanmak da mümkün.[2] Bu noktada Muhafazakarların başarısı elbette reddedilemez, ancak ne yalnızca Boris Johnson’la ne de bir bütün olarak Muhafazakarlar ile ilişkilendirilebilecek birtakım etkenler söz konusudur. Corbyn’in Brexit meselesindeki pozisyonu ve İşçi Partisi’nin kampanyasına doğru düzgün yer vermeyen hatta onu karalayan medya şirketleri, bu etkenlerden belki de birçoğundan yalnızca ikisi.

Öncelikle, seçime dair başlıca tartışmalardan biri, belki de en önemlisi Brexit kriziydi. Brexit’in seçimdeki rolü o denli belirleyiciydi ki seçim, hem medya hem de halk tarafından sıkça “Brexit seçimi” olarak da anılıyordu. Ancak 2019’da Brexit tartışması ve genel seçim arasındaki ilişki ne kısa vadeli ne de yalnızca o döneme ilişkin bir meseleydi.

Birleşik Krallık vatandaşlarının ülke ölçeğinde Brexit tartışmasına bir oylama yoluyla da olsa dahil oluşu, 2016’daki Avrupa Birliği üyeliği referandumuyla başladı.[3] Bu referandumda ufak bir farkla, seçmenin %51.9’undan oluşan çoğunluk, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliğinden ayrılması gerektiğini düşünüyordu.[4] Ancak bu karar anında uygulanmadı ve Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılık sürecinin son bulması üç buçuk yıl sürdü. Kararın referandumun ardından makul bir süre içinde uygulanmamış olmasının sebebi de büyük ölçüde siyasiydi.

Brexit meselesinde kendi tarafının yenilgisini takip eden süreçte David Cameron’ın istifasının ardından Theresa May, parti başkanlığı yarışını kazanarak hem Muhafazakar Parti’nin yeni lideri, hem de Birleşik Krallık’ın yeni başbakanı olmuştu. Daha sonra kendi konuşmalarında da “Brexit demek, Brexit demektir” ifadesini birçok kez tekrar ederek seçmenin kararına uyacağını belirtmişti ama kararı uygulama noktasında o da başarısız olmuştu.

2019’un sonuna doğru, Muhafazakar Parti’nin yeni lideri Boris Johnson, bir erken seçim çağrısı yaptı ve Avam Kamarasından çoğunluğun desteğini aldı. Dolayısıyla bir sonraki genel seçimin yıl sonunda yapılacağı parlamento tarafından kararlaştırılmış oldu. Hem siyasi aktörlerin hem de yurttaşların olumlu veya olumsuz açıdan temel endişesinin Brexit meselesi olduğu apaçık ortadaydı. Örnek vermek gerekirse Boris Johnson, kampanyasını büyük ölçüde “Get Brexit Done” (Şu Brexit’i bitirelim) sloganıyla yürütürken, diğer bir yandan da tartışma programlarında liderlere sorulan soruların hayli önemli bir kısmı Brexit ile ilgiliydi.

Böyle bir atmosferde, seçim sürecinde Corbyn’in Brexit meselesindeki pozisyonunun kendisi ve partisi açısından hayati bir rol oynayacağını kestirmek çok zor değildi. Bu yüzden Jeremy Corbyn açısından karar vermek de hiç kolay değildi. Dahası, bizzat Corbyn’in kendisi de yıllar içinde konuya dair çelişkili fikirlere sahip olmuştu. İlk olarak, öncesinde Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nde kalmasına yönelik birkaç olumlu açıklama yapmış olmasına rağmen 2016’daki referandumun ardından Corbyn, İşçi Partisi’nin “oylamayı kabul edip yoluna devam edeceğini” açıkça ifade etmişti.[5] Ancak 2019’daki seçim yaklaşırken meseleye dair ikinci bir referanduma gitmeyi, seçmene bir vaat şeklinde sunarak farklı bir tavır takınmıştı.[6] Corbyn’in ve dolayısıyla partisinin Brexit meselesine yaklaşımındaki değişimin temelinde birkaç sebep vardı ki bu değişim ne kendisinin ne de parti içindeki destekçilerinin hayrına idi.

İlk olarak, 2016’daki referandumun sonuçlarını bu bağlamda dikkate almak gerekir. Kalmaktan ve ayrılmaktan yana verilen oy oranlarının birbirine yakınlığının, Jeremy Crobyn’i Brexit meselesinde kesin ve tavizsiz bir tavır takınmaktan alıkoymuş olması gayet mümkün. Birleşik Krallık vatandaşları bu konuda nasıl ikiye bölündüyse, İşçi Partisi’nin üyeleri ve seçmenleri arasında da bir fikir ortaklığı yoktu. 2016’daki referandumda İşçi Partisi seçmeninin %63’ü kalmaktan, %37’si ise ayrılmaktan yana oy kullandı.[7] Dolayısıyla genel seçimlere kadar bu seçmenlerin düşüncelerinin radikal bir biçimde değişmediğini varsayacak olursak, basit bir mantıkla sonuçlar bize gösteriyor ki İşçi Partisi açısından ayrılmayı savunmak kendi seçmeninin %63’ünü, kalmayı savunmak ise yine kendi seçmeninin %37’sini karşısına almak anlamına gelecekti. Bu koşullar altında, her ne kadar iki seçenek de Corbyn için dört dörtlük olmasa bile, ikinci bir referandum önerisinde bulunmak da pek makul değildi çünkü oyunu ayrılmaktan yana kullananların yanı sıra, “kalma taraftarlarının arasında bile Brexit’ten bıkıp usanmış ve dolayısıyla sürecin bitirilip kurtulunmasını isteyenler” vardı.[8] Bu yüzden, meseleye seçmenlerin bakış açısıyla yaklaşıldığında, kendilerinin aralarında Corbyn’in İşçi Partisi’ne Brexit konusundaki belirsiz tutumundan dolayı oy vermeyen hatırı sayılır bir toplamın olduğu da düşünülebilir.

Ek olarak, YouGov tarafından yapılan anket de bu durumu aşağıdaki verilerle doğruluyor: “Öncesinde Corbyn’i desteklemiş ancak şu an tutumlarını değiştirmiş olanlara, onların fikirlerini neyin değiştirdiğini sorduk. Liste, nerdeyse yarısının (%43) öyle veya böyle sözünü ettiği haliyle, Brexit’le alakalı cevaplarla doluydu. Çoğu örnekte sebep, Corbyn’in tutumunun kalmaya (yalnızca %3’ü böyle düşünüyordu) veya ayrılmaya (yalnızca %6’ı öyle söylemişti) çok yakın olmasından ziyade, herhangi bir tutumu yokmuş gibi gözükmesiyle alakalıydı…”[9]

Öte yandan İşçi Partisi, seçimden önce parlamentoda da herhangi bir ortaklığa varamamıştı. Broder’ın makalesinde detaylandırıldığı haliyle: “İşçi Partisi vekillerinin üçte ikisinin ayrılma yanlısı oyları temsil eden kalma taraftarları olması, en azından parti içi taktikler açısından değerlendirildiğinde hiç şüphe yok ki parti liderliği için gerçek bir ikilem yarattı.”[10] Dolayısıyla meselenin parti içinde tartışmalı olduğu gibi, temsil edenler ve temsil edilenler arasında da, yani İşçi Partisi’nin seçmenleri ve vekilleri arasında da bir anlaşmazlık olduğu sonucuna varılabilir. Aynı şekilde bu durumun söz konusu sorunu Jeremy Corbyn açısından çok daha karmaşık hale getirdiği de rahatlıkla söylenebilir.

Brexit meselesinin Corbyn’in İşçi Partisi’nin seçimi kaybetmesindeki rolü ne kadar dikkate değer olsa da bir diğer önemli etken de seçim sonucunu yine büyük ölçüde olumsuz etkilemişti. O da Muhafazakarların kampanyasına sunduğu alanı İşçi Partisi’nin seçim kampanyasına sunmayan, hatta hem kişisel olarak Corbyn’i hem de bir bütün halinde İşçi Partisi’ni hedef alan yalan haberleri dolaşıma sokan havuz medyasıydı.

Öncelikle, alan sunma meselesini daha açık hale getirmek açısından, “alan” sözcüğüyle kastedilenin yalnızca yayıncıların programlarında partilere veya liderlere tanıdığı ekran süresiyle, onların gazetelerde, dergilerde, bültenlerde görünme sıklıklarıyla ilgili olmadığını vurgulamak gerekiyor. Tüm bunlardan ziyade, bu iki partinin medyada eşitsiz düzeyde yer bulmaları sorunu, daha çok bu partilerin gündemleri ve havuz medyasının hangi partinin seçime dair gündemlerine daha çok hizalandığıyla ilgiliydi. Bu konu, alıntıdaki kapsamlı çalışmanın sunduğu veriyle de detaylandırılabilir: “Seçim kampanyasının medyada bulduğu yere dair yapılan bir akademik çalışmaya göre, BBC ve diğer Birleşik Krallık yayıncıları Boris Johnson’ın genel seçimi kendi tercihleri doğrultusunda çerçevelendirmesine yardımcı olmuştur. Başbakanın kampanyası, yaklaşan genel seçimin ‘şu Brexit’ı bitirmek’ üzerine odaklamanın yollarını aradı. Şimdi Loughborough Üniversitesi tarafından yapılan yeni bir çalışma, yayıncıların ona bu hedefinde yardımcı olduğunu öne sürüyor. Araştırmacılar, ‘televizyon yayınlarının herhangi başka bir konudan çok daha fazla Brexit meselesine yer vermeye’, seçimin yayın kapsamının %20’sinin bu konuya odaklandığını tespit etti. Bu, muhalefetteki İşçi Partisi’nin ana meselesi olan Ulusal Sağlık Hizmeti’nin (NHS) geleceği konusuna, yayın kapsamının yalnızca %8’inin odaklanmasıyla karşı karşıya gelen bir durumdu. Yazarlar, ‘televizyon yayınlarının oransal olarak en yoğun biçimde Muhafazakarların Brexit gündemine hizalandığını’ ortaya koydu.”[11]

Dahası, İşçi Partisi’nin yenilmesinde havuz medyası açısından kendilerine medyada adil oranda yer verilmemesi yeterli görülmemelidir. Çünkü, yalan haberlerin dolaşıma sokulmasıyla da beraber, Britanya medyasında “kampanya boyunca İşçi Partisi’nin oylarını düşürmeye yönelik toplu bir çaba vardı”.[12] Jeremy Corbyn’in terörle, IRA ile ilişkilerine veya orduyu dağıtma hevesine, vb. yönelik birçok asılsız iddia söz konusuydu.[13] Ayrıca, İşçi Partisi’nin diğer üyeleri de süreç boyunca karalamaların kurbanı olmuştu, bunların arasında en belirgin örneklerden biri de şöyle açıklanmaktadır: “Seçimin son günlerinde, Britanya’daki güncel haber yayıncılığının en tanınmış iki ismi, İşçi Partisi üyelerinin bir Muhafazakar Parti mensubu siyasetçinin danışmanına saldırdığıyla ilgili sahte bir hikâyeyi dolaşıma sokmuşlardı. Ne BBC’deki Laura Kuenssberg ne de ITV’deki Robert Peston profesyonellikten fena halde uzak tavırlarından ötürü herhangi bir yaptırımla karşılaştılar, ne de kendilerini açıklama çabası içinde oldular.”[14]

Nihayetinde, büyük medya şirketlerinin yolunu açtığı bu çirkin olayların seçimin sonucunu ne düzeyde belirlediğini net olarak kestiremiyoruz. Ancak bu şirketlerin Birleşik Krallık’ta geniş kitlelere hitap ediyor olması, tüm bu olanların sonuca o veya bu şekilde bir etkisinin olduğunu da gösteriyor.

Sonuç olarak, Jeremy Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi’nin 2019’daki genel seçimi kaybetmesiyle ilgili pek çok sebep olabilir. Ancak, bunlardan en önemlileri arasında sayılabilecek belki de iki tanesi, Jeremy Corbyn’in herhangi bir net tutum belirtmediği Brexit meselesi ve İşçi Partisi’nin kampanyasının karşısında konumlanan medya şirketleriydi. Brexit meselesinin seçmen açısından önemi, havuz medyasının rolü ve aralarındaki ilişki göz önünde bulundurulduğunda, bu iki etkenin bir araya gelişinin hem Corbyn’in hem de İşçi Partisi’nin mağlubiyeti üzerinde kesinlikle etkili olduğunu söylemek mümkün.

Kaynakça:

[1] “Jeremy Corbyn: İngiltere’de İşçi Partisi’nin Eski Lideri Genel Seçimde Partisinden Milletvekili Adayı Olamayacak  – BBC News Türkçe.” BBC News Türkçe, 28 Mar. 2023, www.bbc.com/turkce/articles/cv2904dq2jno.

[2] BBC News. “Election Results 2019: Boris Johnson Hails ‘new Dawn’ after Historic Victory.” BBC News, 13 Dec. 2019, www.bbc.com/news/election-2019-50776671.

[3] Sandford, Alasdair. “Brexit Timeline 2016–2020: Key Events in the UK’s Path from Referendum to EU Exit.” Euronews, 30 Jan. 2020, www.euronews.com/2020/01/30/brexit-timeline-2016-2020-key-events-in-the-uk-s-path-from-referendum-to-eu-exit.

[4] “EU Referendum Results.” BBC News, www.bbc.co.uk/news/politics/eu_referendum/results.

[5] Lee, Georgina. “FactCheck: Corbyn’s Changing Brexit Stance.” Channel 4 News, 18 Sept. 2019, www.channel4.com/news/factcheck/factcheck-corbyns-changing-brexit-stance.

[6] Hinsliff, Gaby. “Labour Is Finally Backing a Second Referendum. Is It Too Little, Too Late?” The Guardian, 3 Feb. 2020, www.theguardian.com/commentisfree/2019/jul/09/labour-second-referendum-jeremy-corbyn-brexit.

[7] Ashcroft, Lord. “How the United Kingdom Voted on Thursday… and Why.” Lord Ashcroft Polls, 29 Oct. 2016, lordashcroftpolls.com/2016/06/how-the-united-kingdom-voted-and-why.

[8] Perrigo, Billy. “‘Get Brexit Done.’ The 3 Words That Helped Boris Johnson Win Britain’s 2019 Election.” Time, 13 Dec. 2019, time.com/5749478/get-brexit-done-slogan-uk-election.

[9] Curtis, Chris. “Brexit Indecisiveness Is Seriously Damaging Corbyn.” YouGov, 30 Jan. 2019, yougov.co.uk/topics/politics/articles-reports/2019/01/30/brexit-indecisiveness-seriously-damaging-corbyn.

[10] Broder, David. “Labour’s Brexit Stance Defeated Corbynism Months Ago.” Jacobin, 16 Dec. 2019, jacobinmag.com/2019/12/labour-party-uk-brexit-jeremy-corbyn-general-election.

[11] Bienkov, Adam. “Study finds broadcast coverage of the UK election has aligned ‘most closely’ with Boris Johnson’s agenda.” Business Insider Nederland, 9 Dec. 2019, www.businessinsider.nl/study-broadcasters-bbc-sky-helped-boris-johnson-frame-election-brexit-2019-12?international=true&r=US.

[12] Finn, Daniel. “Jeremy Corbyn’s Movement Was a Signpost for the Future, Not a Relic of the Past.” Jacobin, 12 Dec. 2020, jacobinmag.com/2020/12/jeremy-corbyn-labour-uk-defeat-december-2019-election.

[13] Goodall, Lewis. “General Election: Corbyn’s Greatest Failure Is Not Providing a Left-Wing Alternative to Brexit.” Sky News, 9 Dec. 2019, news.sky.com/story/general-election-corbyns-greatest-failure-is-not-providing-a-left-wing-alternative-to-brexit-11881161.

[14] Finn, Daniel. “Jeremy Corbyn’s Movement Was a Signpost for the Future, Not a Relic of the Past.” Jacobin, 12 Dec. 2020, jacobinmag.com/2020/12/jeremy-corbyn-labour-uk-defeat-december-2019-election.

Ayrım, 2024 © Tüm Hakları Saklıdır.